Selamun aleyküm...
Bu sadece bir söz değil.
Bir dua...
Bir kimlik...
Bir gönül kapısıdır.
“Es-Selam” olan Allah’ın adıyla başlar.
Ve her selam, karşımızdakine şu temennidir:
“Dünya ve ahiret saadetin daim olsun.”
Ama ne kadar farkındayız bu duanın?
Kaç kişi hâlâ hissederek selam veriyor? Sayabilir miyiz?
Bugün selam, çoğu zaman sadece bir alışkanlık...
Yüzeysel, cevapsız...
hatta bazen mahcup bir mırıldanışa dönüştü:
“Ve aleykümm...?”son kelime hep muallak.
Oysa Peygamberimiz (sav) buyuruyor:
“Aranızda selamı yayınız.”
Çünkü selam; imandır, sevgidir, kardeşliktir.
Selam vermek...
Görmektir.
Değer vermektir.
Ve dua etmektir.
Peki neden kaçıyoruz?
“Selam” ağır mı geliyor da, yerine “merhaba” diyoruz?
Oysa ikisi de aynı kökten gelir...
Ama biri Allah’ın adıyla başlar.
Bugün sokaklar selamsız...
Gençler arasında selam neredeyse unutulmuş.
Sanki sadece cami cemaatine, mahalle büyüklerine ait bir gelenek gibi... ama unutmamalıyız:
“Önce selam, sonra kelam.”
Belki bir gün...
“Selamun aleyküm” dediğimizde,
“Ben Arapça bilmiyorum” cevabını duyacağız.
İşte o zaman... çok geç olabilir.
O yüzden bugün...
Selamı yeniden diriltmek bizim görevimiz.
Muhabbete, kardeşliğe, barışa bir adım atmak bizim sorumluluğumuz.
Selamun aleyküm...
Ve aleyküm selam.
Yorumlar
Yorum Gönder