Üç günlük heves..

Yakın zamanda gelinlik giyecek olmam gelinliğe olan eleştirilerimi kaleme almama mani olmaz kanaatindeyim. Memnuniyetler beraberinde mecburiyetleri getiriyor illaki. "El alem" bir şey demesin, sevdiklerimizin gönlü incinmesin diye doğru bildiklerimizi sinemize çekeceğiz. Ahkam kesemeyince "seninde gönlün var gibi" etiketine maruz kalıyoruz..her halükarda şahdık şahbaz oluyoruz yani. İnsan dünyaya gözünü açtığı andan itibaren tüketicilik kimliğini de kazanmaktadır. Bireyin modaya uyması onun aynı zamanda toplumsal kimliğinin de onaylanmasını beraberinde getirir. Kişi bu şekilde kendini bulunduğu topluma, örgüte ya da gruba ait hissetmektedir. Peki ne gerek vardır? Uzuvlarımızdan bir şeyler mi eksilecektir? Bayanlar batının demagoji ağına yakalanınca durumu toparlayamıyor istekleri en mutlu gününe kadar çorap söküğü gibi geliyor. Hanım kardeşlerimiz gösterişsel değere sahip ürünleri kitle iletişim araçlarından ve reklamlardan öğrenince karamsarlıkları ve kararsızlıkları ikiye katlanıyor. Hemen hemen bir bayanı diğer bir bayana benzetmek orta gelirli yada hiç geliri olmadığı halde bütçesini zorlayan ailelere kaça patlıyor acaba? Gelinliğin fiyatı cabası..sürekli kar etme ve büyüme zorunluluğu içerisinde olan satıcıların ekmeğine yağ sürmeye devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz aslında gelinlik değildir. Makul tarzda giyinilen, makul koşullarda gösterilen gelinliğe düşmanlığımız yoktur. Taklit ve kapitalizmin yolunmuş tavuğu olmaktan sakınıp asıl gayemizin istigna olduğunu savunuyoruz. Özene özene özünü kaybeden gençlikten yaradana sığınıyoruz. Sevgili Peygamberimizin, "Evliliğin en iyisi, en kolay olanıdır. (Ebu Davud, Nikah,32, hadis no:2117) hadis-i şerifi örnek arayışımıza mihenk olmalıdır. Yokuşa sürülen evlilik kimseyi mutlu etmez. Şartları zorlamak kişiyi ehemmiyetli kılmaz bilhassa kalitesini etkiler. Nefsin arzularını şahıstan dinlemek aradaki muhabbeti ziyadeleştirmez. Huzurun şartı gösterişle başlamaz. Daha iyi bir modele dönüştürülmek, daha pahalı bir gelinliğin içine girmek, daha pahalı bir mekanda yol arkadaşınıza "evet" demek..bunların hiçbiri huzurun tek şartı olamaz. Dareyn saadetini elbette şekilcilik, eşya ve gösteriş ile yakalayamayız. Netice itibariyle «. ما خاب من استخار ولا ندم من استشار ولا عال من اقتصد » "İstihare eden, mahrum kalmaz; istişare eden pişman olmaz; iktisat eden darlık çekmez." Rivayet ve hadis-i şerifin parçası hem kalbimize hem aklımıza küpe olsun diye şuraya bırakıyorum. "Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah’a ait olmasın.” Hûd Sûresi/6... müjdesine dosdoğru yürürken de, tökezlediğimiz yerlerde de tutunmalıyız. Heva ve heveslerin çoğu pişmalığa gidene kadar bize arkadaşlık eder. Vakti geldiğinde deriz, sonra deriz vaktin gelmesini bekleriz ama vakit bizi beklemez. Aklımızı başımıza devşirmemiz için bir şeyi beklemeye hacet yoktur. Hevesler ve her şeyin daha iyisi olsun hırsı şuursuz müslüman olmaya kafi sebeptir. Türlü fuzuli maddiyat ve çirkinlikten korunmaya muhtaç olan biz kulları Rabbim muhafaza eylesin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar