İş kurdan anneliğe çağırdılar..
Sevgi, kız
çocuklarımızın adı olarak kalmış günümüzde doğru okunuyor fakat doğru
anlaşılmıyor.
Doğru anlaşılmayan keşke “sevgi” olsa deyişlerinizi duyar
gibiyim.
Saygıdan sevgiyi kısıtlayan, sevgiden saygının dozunu
azaltan zihniyete kesinlikle karşıyız.
Anne; çocuğu olan kadın manasına geliyorsa, ana ne manaya
geliyor? Yavrusu olan dişi hayvan manasına da geliyor ama sadece dişi hayvan
manasına mı geliyor? Elbette hayır..
Anne; velinimet manasına da geliyor. Biz veliyye diyelim aziz
tanınan bazı hanımlarımıza anne manası derin bir kimlik çünkü.
Derinlik değil miydi Yusuf’u güzel , Meryem’i İffetli
kılan? Terazinin ağır basan yanıydı onlar.
Konumuz annecilik, evciliği andırır gibi evet…. Hafife alınmasın
diye evde kurmaya çalıştığımız otoriteden sokaklara dökülmemize sebep kadın
hakları nida’larımıza kadar uzanan vasfımız. Çirkiniz.. en kötüsü de bu fiziksel
değil, farkında değiliz. Başka birisini kırarak kendimizi tamir edemeyiz. Niye
anlamıyoruz? Kahrolsun erkekler yaşasın mı kadınlar? Kahrolsun ev hanımları
yaşasın mı feministler? Eşitliği bayanlar arasında dengeleyemeyen narsist çok çalışkan
hanım kardeşlerimiz ev hanımlığını el üstünde tutmak istemiyor. Kahrolsun
erkekler ama kahrolmasın çalışan iş kadınları. Kültür ve statü bakımından
kendini oyunun galibi sanan sonradan görmeler diye noktalayabiliriz bu cümleyi.
Derinden yaralayan öyle işine sadık hanım kardeşlerimiz var ki ama yalnızca
işlerine sadık.
Biz biliriz ki nasipten öte yol yok.. iyi çıkarsa bahtına,
kötü çıkarsa da bahtına…imtihan dersin devam edersin yoluna. Bu durumun
kaygısını en çok yaşayanlar bayanlardır. Erkekler yaşamıyor değil elbette
bayanlara nazaran kaygıları az diyebiliriz.
Ev hanımları nasıl bir duvar ördüyse piyasada milletimiz
kazandığı parayla çocuklarına bakacak ev hanımı satın almak istiyor.
İstatistiklere göre Türkiye’de 14.7 milyon ev hanımı var. 3,5 milyon çalışan annenin %83’ü çocuklarının bakımı için
herhangi bir destek almazken, %13’ü kreş ve anaokulu gibi profesyonel bakım
merkezlerini, %3’ü evde bakıcı çalıştırmayı, %1’i ise her ikisini birlikte
tercih ediyor. Rakamlar bildiğimiz kadarıyla işin bir de bilinmeyen kısmı var
tabi.
“milletimiz
kazandığı parayla çocuklarına bakacak ev hanımı satın almak istiyor” derken cümlesini
yazıp bırakmak istemem, lafın ayakları olduğunu biliyoruz. Zaman öyle bir zaman
ki çay ocaklarında bile cezveden kahve makinesine geçildi. Cep telefonlarımıza
Dünya’nın sığdırılması hepten olay. Bulaşık makinesinin gelmesiyle üreyen daha
kötüsü bulaşıcı olan “en pratiği neyse ondan olsun” hastalığı devamlı nüksediyor.
Gözü zirvede olan ev hanımlarımızın ayak uçlarına bakmak fikri empati yaptığım
zaman gerçekten saçma geliyor.
Dürüst
olmak gerekirse annelik işimize gelmeyen bir iş, kabul edelim. Karşılığında
sigortası olan ve her ay hesabına akın eden maaş sözünü veren işlerden değil
annelik. Öğrenmeden öğretmenin zorluğunu da dahil edersek maddiyat sıkıntımıza tamam
olur. Gün içerisinde annesini iki saat gören çocuk ne zaman tanıyacak ailesini
bu sorunun cevabı vicdanını bir kenara bırakmış biyolojik ebeveynlerimizde
değil bilemiyorum kimdedir.
Laf
sırası gelince erkeğin vazifesi bellidir övgüsünü katiyen eksik etmiyoruz.
Babalarında işi zor çok bilmiş hatunla geçim vallahi çok zor. Hem gönül alma
derdi yok hem gönül yapma derdi yok..çalışsın efendim..ben ona çalış veya
çalışma demiyorum ki. Sıkıntı şurada sen kendinden sonra gelen nesil için
anneliğini yap da demiyorsun. Çalışan bayandan duyacağımız klişe duygusal
kasmalardan biri de şu oluyor haliyle;
“Onu
tanıdım ve dedim ki: Bu adamdan, baba olur… ve öyle ki ölsem gitsem, benim
yerime anne de olur!”
Başka
ne olur? Dediklerimizi yapmayan, laftan anlamayan eşten koca da olmaz ama her
kararımıza kafa sallayan babadan anne de oluyor ilginç. Dünya’nın en zor
mesleği, annelik. Layığıyla yapılamayınca >boştayım< kalıbı hazır
yapıştırıyoruz hemen.
Beşiği sallayan Dünya'yı sallar sözüne muhatap olmak bil-ahire dertlendiriyor annelik
mesleğine talip bizleri.
Efendimiz
(sav)’e gelen sahabe annelerimizden bir tanesi yeni doğum yapmış. Eğitimi ve
yetişmesi için Allah yolunda kundaktaki çocuğunu gönüllerin sultanına hibe etmeye
gelince Efendimiz (sav) ‘in;
- Geç
kalmışsın.. cevabı yetip artıyor konuya
hakim olmak isteyene.
Hamilelik
dönemi bir ağacın büyüme evresine benzer. Eğer gerekli ilgi ve sevgiyi
çocuğunuza vermezseniz tıpkı ağaçtaki meyveler gibi olgunlaşmadan,
güzelleşmeden birer birer dallarından kopar.
Hanımın
vazifesi yuvayı ilk günün sıcaklığında gerek hizmetiyle, gerek duasıyla
muhafaza etmeye çalışması işin en zor kısmıdır diyebiliriz. Çevreme bakınca
çalışan bayanların evlatları halinden aciz. Temennimiz vatana millete hayırlı
evlatlar olsun yönünde dursa da icraatımız yalnızca lafta. Yılbaşından sonra
peynir gemisiyle çocuk büyütenlere de zam gelmeli kanaatindeyim. Azıcık aşım
ağrısız başım düsturuyla evin sorumluluğunu güden annelerimizin gözü zaten tok.
Alın üç kuruşunuz, feministliğiniz sizin olsun.
Ahlak
kurallarını izahen vakit kaybı yapmak istemem adab-ı muaşeret ile başka zaman
harmanlayabiliriz bugün derdimiz annelik üzerine buraya kadar okuduysanız eğer.
Blog
sayfasının böyle de güzel bir yönü var. Söylemek istediklerini birilerine
duyurma çabasına girmeden umuma yazabiliyorsun. Eksiklerimiz cahilliğimizden
mütevellid olsa da derdimin güzel ve anlaşılır olduğunu düşünüyorum.
Başarısız
olduğumuz vazifelerde keşke vazifeyi küçümsemesek. Basmakalıp cümlelerle
hakikatin üstünü örtmesek. Haddimizi bilsek, gurur duydurma hırsımız olmasa da
gurur duyabilsek kendimizle. Sığ kelimesini doğru öğrensek ya da..kariyeri
Dünya’ya geliş gayesi olarak görmesek. İlkokul mezunu annenin tecrübesini
kazandıramadığımız profesörler yetiştiriyoruz. Özünü kaybeden, kendini
kaybetmiş demektir. Aynı yola çıkıyor.. Anaokulları var ana yok, Huzur evleri
var huzur yok diyen ne güzel demiş.
İnsanın
en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesi diyorsa Üstat.. Validenin
en birinci üstadı ve tesirli muallimi yine onun validesidir. Özlediğimiz cennet
analarımızın ayaklarında ve o ayaklar nereye gidiyor.. Ümmeti Muhammed’e dahil
bir “hiç” olarak annelikten uzaklaşan hanım kardeşlerimize hidayet
temennilerimde temerrüd ediyorum. Temennilerime sühulet bahşeden Rabbimize
hamd-ü senalar olsun.
Dostça
kalın..
Yorumlar
Yorum Gönder