Sessizliğin Mefhûmu ...







Çok uzaklara bakalım..

Yine söyleyemediğimiz bir sürü cümleler birikti biliyorum. Onları da gönül heybemize alalım.
Eyüp'ten Üsküdar'a geçelim. Nasıl olsa evde ağlayan küçük yavrumuz yok. Bizim aslında misafirlerimizi beklediğimiz bir evimiz de yok.
Sen neredeysen orası benim doğduğum yer, orası benim evim.
Plan da Üsküdar'a gitmek, uzaktan güzelliğini gösteren kız kulesini seyretmek var.
Evdeki hesap çarşıya uyar mı, gözlerimin rotasında gözlerin var.
Seni severken büyümek, seni severken sadrımın genişlemesi, bunlar işte hep farz-ı muhalden.

Çok uzaklara bakalım..

Cebimizdeki bozukluklarla jeton alalım, iskeleye yaklaşan vapuru son anda yakalayalım. Yaşlılar hep kapalı alanlar da oturur biz ruhlarımız bir iki genç deniz havası alalım. 
Gönüldaşım, anlat dalgaları seyrederken içimi okşayan sesini artık duyayım. 
Sabırdan özlemek delisi oldum. Yaş 23 iş bitmiş oldum. Beni bul ölmeden sende biz olayım.


Çok uzaklara bakalım..

Huyumdan vazgeçmem, çaylar yine benden. Hatırım için içmek yine senden..
Düşünüyorum da, sana aslında şunları söylemek istiyorum da, ben artık seni özlüyorum da, kalıyor yaşlı ninenin boğazında. Eskiden de böyleydi hepsi dilinin ucunda, biraz daha susmaya ihtiyaçları var gibi. 
İki ruh birbirine ilk gün tamam demiş, şimdi dalgaları seyreden iki beden ayakların zoruyla yan yana gelmiş gibi. 
Geç kaldık, biraz daha erken yada hiç doğmasaydım. 


Çok uzaklara bakalım..

Bir  simidi bölüşelim. Sol elim sağ elini tutarken, sağ elim martılara doğru savrulsun. 
Önce sana bakayım sonra gökyüzüne ve ardından yine sana. 
Susarak birbirini sevenler için ölümsüzleşmeli dünya.


Çok uzaklara bakalım..


İşte ölümsüzleşmiş o an. Çaresiz, birbirinden vazgeçmek zorunda kalan gönüldaşlar, refik-i rahlar oturuyorlar denize karşı ilk vapurda. 
Üsküdar'a varmak üzereyiz.
Sahilin sonunda iki de sade kahve içer miyiz?
Çay "henüz her şey bitmedi" demekti. Kahvede içersek cennet için 40 yıl sözünü alırım unutma.


Çok uzaklara bakalım..
 

Kahvemizi içtikten ve doyumsuz hoş muhabbetlerimizden sonra kalkalım. Büyükçe yüksek kayalıklardan bir tanesi bizim olsun. Deniz yeşil gözlerin için bahanem olsun. Sen yine Allah'ın izniyle yalnızlığın zorluğundan bahset, ben yine güzelliğinden. İzin verirsen başımı omzuna da yaslarım, izin verirsen ellerini hiç bırakmam. İzin verirsen ağlarım. Müsaaden olmazsa susarız. Seni sessizce sevmek öyle zor öyle güzel ki. Sensiz sevginle yoğrulmuş yaşlı nineyim artık ben. Yıllar sonra kavuşmuş, bir vesait için buluşmuş, hatta kızlığında  gönül evinden kovulmuş, elmayım belki, kimse yemek için koparmamış dalında buruşmuş, her şeye rağmen yine sevginle hemhalim, gelecek(miş)sin diye bekledim. Beklerim. Bugün olsun yarın olsun, geç olsun hepsini geç güç olsun kavuşmalarımız kavuştukça erteleniyor. Ertelendikçe, güzelleşiyor. 


Çok uzaklara bakalım..


Gel sevelim, sevileni seveni
Sevgisiz suratlar gülmüyor canım.
Nice gördüm dizlerini döveni
Giden ömür geri gelmiyor canım.















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar