
Dolu dolu geçen zamanın ufak penceresinden.. Nefes almak için yetişen son esintinin muştusu geliyor inceden. Gülen gözlere kararmış kalplerden süzülen siyahların birikintisi, özleyen kalplere sıkışan insan müsveddeleri. Hayat ne zıt. Hayat ne garip. İnsan gibi ama insan değil. Şaka gibi ama şaka değil. Kaçılmıyor da, hele inancın varsa hakikate sabırdan başka yere gidilmiyor da... Memnuniyetsizlerin hava sahasında, özgür düşünenlerin fikir bahçesinde azad edilebilirim ihtimaline umudum tam. Bedbin değiliz çok şükür. Birimizin kalbi kaşınırken, birimizin kalbi acıyor. Ancak nefsini (Sui ahlaktan terbiye ve edeble) temizleyen kurtulmuştur. Eş-Şems müjdesi, gönüllere düşmek için imdat diyerek yetişiyor. İmdat demek aklımıza gelmiyor çünkü devamız bir yolunu bulur diye şartlamışız kendimizi. Kul olarak bencil olmamız bizden başka kimseye rahatsızlık vermiyor. Israrla kendini beğenmiş ve kayırmış biri olmak dikkatleri kaç defa üzerine çekebilir? Bir...iki...hiç. Kırdığının fark...